Örgüte
bağlılığın sonuçları, bağlılığın derecesi ile ilgili olarak olumlu ya da
olumsuz olabilmektedir. Örgütsel amaçlar kabul edilebilir olmadığında, üyelerin
yüksek düzeydeki bağlılığı örgütün dağılmasını hızlandırabilirken, amaçlar
makul ve kabul edilebilir olduğunda yüksek düzeyde bir bağlılığın etkili
davranışlarla sonuçlanması ihtimali bulunmaktadır (Balay, 2000). Örgütsel
bağlılığın sonuçlarına ilişkin olarak, davranışsal sonuçların bağlılıkla en
güçlü ilişkiler içinde olduğu bulunmuştur. Bunlardan özellikle iş doyumu,
güdülenme, katılım ve örgütte kalma arzusu örgütsel bağlılıkla olumlu, iş
değiştirme ve devamsızlık ise bağlılıkla olumsuz bir ilişki içerisindedir
(Balay, 2000). Örgütsel bağlılık ile ilgili olarak yaptığı çalışmada Randall
(1987), bağlılık düzeyleri ile bu düzeylerin bireye ve örgüte yönelik olumlu ve
olumsuz sonuçlarını irdelemiştir. Bu bağlamda ortaya çıkan düşük, ılımlı ve
yüksek örgütsel bağlılık kavramları aşağıda ifade edilmiştir (Güney, 2001;
Randall, 1987; Balay, 2000; Varoğlu, 1993):
Düşük örgütsel
bağlılık: Bu
bağlılık düzeyinde birey, kendisini örgüte bağlayan güçlü tutum ve eğilimlerden
yoksun olmakla birlikte bireyin yaratıcılığı ve gelişmeye açıklığı ortaya
çıkabilir. Ayrıca birey, örgüte düşük düzeyde bağlılık duyduğu için alternatif
iş olanaklarını araştıracağından bu durum, insan kaynaklarının daha etkili
kullanımını sağlayabilir. Örgüt, içten gelen ve informal olan bu iletişim
sisteminden zamanında yararlanabilirse, kendisine pahalıya mal olabilecek
sorunların üstesinden gelebilecektir (Balay, 2000). Bununla birlikte, örgüte
düşük düzeyde bağlılık gösteren işgörenler, bireysel görevle ilişkili çabalarda
geri oldukları gibi, grup bağlılığının sağlanmasında da en az çaba gösterirler.
Bu yüzden bunlar, örgüt içinde “duygusuz işgörenler” olarak tanımlanmaktadırlar.
Düşük örgütsel bağlılık; söylenti, itiraz ve şikâyetlerle sonuçlandığından
örgütün adına zararlar gelmekte, müşterilerin güveni kaybolmakta, yeni
durumlara uyum sağlanamamakta ve gelir kayıpları meydana gelmektedir. Örgütte
yayılan informal zararlı iletişim, örgütün otorite yapısını tehdit etmekte ve
üst yönetimin meşruluğunu sorgulanır hale getirmektedir (Randall, 1987).
Ilımlı örgütsel
bağlılık: Birey
deneyiminin güçlü, fakat örgütsel özdeşleşmenin ve bağlılığın tam olmadığı
bağlılık düzeyidir. Ilımlı bağlılık düzeyinde yer alan işgörenler, sistemin
kendilerini yeniden şekillendirmesine karşı çıkmakta ve bu yüzden birey olarak
kimliklerini korumak için çaba göstermektedirler. Bu düzeydeki işgörenler,
örgütün bütün değil ancak bazı değerlerini kabul etme yeterliğine sahip olmakta,
örgütün beklentilerini karşılarken, bir yandan örgütle bütünleşmeyi bir yandan
da kişisel değerlerini korumayı sürdürmektedirler.
Bunun yanında
örgüte ılımlı düzeyde bağlılık, her zaman olumlu sonuçlar ortaya
çıkarmayabilir. Bu düzeydeki işgörenler, topluma sorumluluk ile örgüte sadakat
arasında bir bocalama ya da çatışma yaşarlar. Bu durum, kararsızlığa ve örgütün
verimsiz işleyişine yol açabilecektir.
Yüksek örgütsel
bağlılık: Bu
bağlılık düzeyinde bireyler, örgüte güçlü tutum ve eğilimlerle bağlılık
gösterirler. Yüksek örgütsel bağlılık bireye, meslekte başarı ve ücrette doyum
sağlayabileceği gibi örgüt, işgörenin sadakatine karşılık ona yetki devrederek
ve onu üst pozisyonlara getirerek bir şekilde ödüllendirmektedir (www.kariyer.com).
Bu işgörenlerin; işin kendisinden, örgütteki geleceklerinden, denetimden, iş
arkadaşlarından doyumları yüksektir. Bu kişilerin örgütten ayrılmaları;
mutsuzluk, hayal kırıklığı, örgüt amaç ve kültürünün değişmesi, işten
doyumsuzluk ve az ödüllenmiş veya mahrum bırakılmış hissine kapılmaları
durumlarında gerçekleşmektedir. Yüksek örgütsel bağlılık bazen, işgörenin
gelişmesini ve hareketlilik fırsatlarını sınırlamaktadır. Bu durum, aynı zamanda
yaratıcılığı ve yenileşmeyi bastırmakta, gelişmeye karşı direnç oluşturmaktadır.
Yüksek bağlılık düzeyi, bazen de yaratıcılığın yok olması, iş dışı ilişkilerde
fazla stres ve gerilim, zorlamayla sağlanan uyum, insan kaynaklarının etkisiz
kullanımı gibi olumsuz sonuçları beraberinde getirmektedir.
Son
zamanlarda iş yaşamında karşılaşılan en önemli problemlerden birisinin
çalışanların iş ve işyerlerinden memnun olmamaları olduğu düşünüldüğünde, bu
problemin giderilmesi örgütler için mal veya hizmet üretmek kadar asli bir fonksiyon
niteliğine dönüşmektedir. Bu fonksiyonun gerçekleştirilmesinde çalışanın örgütünün
hedef ve değerlerini benimsemesi, örgütü lehine ekstra çaba sarf etmesi ve
örgüt üyeliğinin sürmesini istemesi anlamına gelen örgütsel bağlılık daha fazla
ön plana çıkmaktadır. Örgüt ve çalışanlar arasındaki ilişkinin odağını örgütsel
bağlılık oluşturmaktadır. Örgütlerin günümüzde içerisinde bulunduğu, şiddetli
rekabet, küçülerek büyüme, şirket evlilikleri, verimsizlik gibi pek çok
problemden kurtulabilmelerinde örgütsel bağlılık hayli önem kazanmaktadır. Zira
bu
gün örgütler eskiden
olduğundan çok daha fazla örgüt-çalışan bütünleşmesine ihtiyaç duymaktadır. Çalışanların
hedef ve değerleriyle örgütün hedef ve değerlerinin bütünleşmesi, örgüt yararına
gönüllü olarak fazladan çaba sarf etme ve örgüt üyeliğinin devamını isteme anlamına
gelen bağlılık pek çok problemi kendiliğinden çözüme kavuşturacak ve örgütlerin
rekabet ortamında bir adım öne çıkmalarına neden olacaktır. Örgütsel bağlılık
çeşitli faktörlerden etkilenen ve algılanması bireye ve zamana göre değişen sübjektif
bir yapıya sahiptir. Bağlılığın sağlanılması zor ve uzun süren bir çabayı
gerektirirken, kaybedilmesi kolay ve hızlı olmaktadır. Örgüt yönetimleri
liderler örgütsel bağlılığı sağlayacak ve koruyacak uygulama ve programlar
geliştirirken, konunun zamana ve bireye göre değişebileceğini ve uzun zaman alabileceğini
unutmamalıdırlar. Tutumsal ve davranışsal örgütsel bağlılık sınıflandırması
sayısı her geçen gün artan örgütsel bağlılık tanımlarını daha basite
indirgemeye yardım etmektedir. Bu tanımlar da ya tutum ya da davranış faktörü
ön plana çıkmaktadır. Örneğin; bir kişinin normatif beklentileri aşan
davranışlarından bahsedildiğinde aslında bağlılığın dışa vurumundan yani
davranışlardan söz edilmektedir. Buna karşın, kişinin kimliğinin örgüte
iliştirilmesinden bahsedildiğinde ise, tutumlar ön plana çıkmaktadır. Çoklu
bağlılıklar yaklaşımı ise, karma nitelikli olup, örgüt içinde ve dışında
bulunan çeşitli faktörlerin farklı düzey ve türlerde bağlılıkların ortaya çıkmasına
neden olabileceğini ileri sürmektedir. Bu yaklaşım diğerlerinden farklı olarak,
örgütsel bağlılığı yalnızca duygusal, ayrılma maliyeti ya da moral faktörlerle
değil, bunların tamamı ile açıklamaktadır.
https://www.metpordekor.com/blog/386-mantolama.html
YanıtlaSilhttps://www.metpordekor.com/
https://www.metpordekor.com/blog/572-eps-ve-xps-karsilastirmasi.html
https://www.metpordekor.com/blog/393-mantolama-metrekare-m2-birim-fiyatlari.html
https://www.metpordekor.com/blog/381-dis-cephe-mantolama.html
https://www.metpordekor.com/blog/382-dis-cephe-kaplama.html